Özgürlükle büyüyen güzellik…

Anlam ve yaşam bilimi jineoloji Zilanlaşarak beynimize ve ruhumuza vurulan kilitleri açmanın, özgürlük kapılarını aralamanın yol ve yöntemini sunan, özgürleştiren bilgi ve bilgeliğin yollarını döşemeye devam etmekte...

JİNEOLOJİ AKADEMİSİ

 

“Ömür Dediğin şiirinde;

Sıradanlaşan tüm çağrılar

Sökülecek dokularımdan

Özgürlüğümde büyüyecek

Bütün güzellikler…

Yakınlaşıyorum

Anlama belki de…”

Diyen Zilan (Nagihan Akarsel) yoldaşın fiziki olarak aramızdan ayrılmanın bugün birinci anlaşması… Bu ayrılma, özgürlükte büyütmek amacıyla bütün güzellikleri sürekli hatırlatan birlikteliğimizin yolunu döşedi… Anlam ve yaşam bilimi Jineoloji Zilanlaşarak beynimize ve ruhumuza yenilen kilitleri açmanın, özgürlük kapılarını aralamanın yolu ve yenilenebilir, özgürleştiren bilgi ve bilgeliğin yollarını döşemeye devam ediyoruz…

“Anlamlı bir yaşam ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum” diyen Zilan yoldaşla kendini özdeşleştiren Zilan Nagihan yoldaş “ideoloji ile eğlencenin yakınlaşma” nedeni derinden kavrayarak Jineoloji ile yaşam gücünü dönüştürdü. Özgürlük Sosyolojisi’nin ilmek ilmek nasıl örüleceğinin formülü olan Jineolojî’yi, yaşadığı her alanı ve boyutu ile hacmien hummalı çalışmaları ve yoğunlaşmaları ile somutlaştırdı. Özgürlük ahlakı ve formülü ile özgür eşyam kültürünün gelişmeleri, kadın devriminin inşasında özverili ve mütevazı çabaların evrensel ve toplumsal büyük kurtuluşun yol açacağı bilinci ile ihtiyaç merkezi her alana enerjisini akıttı. Kadın özgürlük manifestomuz olan Zilan çizgisini, kadın özgürlük ideolojisi ile taçlandıran Önder Apo’nun kadın yoldaşlığına kadar derinleşerek karşılık verdi. Jineoloji’nin kadın ve toplum doğasını, tarihi ve direnişini aydınlatan, anlam ve yaşam gücü kazandıran özgürlük bilgisi ve kimya ile kadın devrimleri çağının yolu ve yolcusu oldu. Kadın özgürlük ideolojisi ile sıradanlığı tüm dokularından sökerek, devrim yolu özgürlük ve güzellik kaynağına dönüştürerek özgürlüğünün yolunu örenlerden oldu.

Dönüştürme iddiasını anlamı Yüklü mücadelesine işledi

Zilan Nagihan yoldaş sıradan yaşamayı, düşünmeyi, yürümeyi kendine yakıştırmadı, yaklaştırmadı. Yaşarken, devrim ve özgürlük ruhuyla coşarken, geriliklerin aşılmasının ideolojik, politik, bilimsel, popüler yolları keşfedildi. İçimizde anlam ve anlama konusuna en çok kafa yorulanlardan olarak “sıradanlaşan tüm ömürler”i aşma ve aşma, değiştirme ve dönüştürme iddiasını anlam yüklü dizelerine, mücadelesine işledi. Bilimi, yaşamı, devrimi şiir dünyasında iyileştirmenin cesur arayışçılarından, ezber bozanlarından, kalıpları kıranlardandı. Bir şiirinde bu sürecin sihirli yolu şu şekilde dile getiriliyor;

“Yol

Sana onun adım attığımda

Kendime yakınlaştım

Özgür olma anım dedim buna

Özgürleşme dedim.”

İnsanın kendini yakınlaştırma yolunu bulması; umutla, özlemle kendini bilmez yolculuğuna koyulaşması, özgürlük yolunda ilerleme anlamına geliyor. Duygu, düşünce, kişilik ve yaşamda rafine olmayı ifade ediyor. Yabancılaşmayı aşma, kendi bileşenleriyle buluşma, xwebun geçişlerine girme, erkek egemenlik hakları ve sistem kadın üzerinde yaratılan tahribatın ayrılması, canla başla çözüm yolunu koyulmayı içerir. Bu kapsamsızlığın anlamı gelmediği gibi günübirlik, sıradanlaştıran yaşam ve ayrılmaktan ayrılma, tarih ve toplumsal parçaların peşine düşme, çatlatma ve bu çatışmadan bir hal yolunda koyularak ayrılmadan kırılma demektir. Zilan Nagihan yoldaş kendinden uzaklaştıran yolları kapattıkça kendine yakınlaştıran yollara adım atma cesaretini biriktiren ve harekete geçirendir. Akışkan enerjisi, bu enerjinin yönünü geliştirebilir, kucaklayıcı yoldaşlığı,

Bilinçle günü ve geleceği örmenin usta sanatçısıydı

Jineolojî’yi sanatla buluşturma, yaşam sanatını geliştirme, sanatı, şiiri yaşamın ve bilimin dili kılarak edebi ustalığın pratik adımlarını büyüten Zilan Nagihan, toplumsal doğanın, kadın eksenli yaşamın dili ve yönteminin bu olduğunun öz bilincine sahipti. Bu bilinçle yüklü adımlarla günü ve geleceği örmenin usta sanatçısı, şairi, edebiyatçısı, devrim emekçisiydi. Erkek-devlet sistemi ile hesaplaşarak yaşam ırmağını eski canlılığına, coşkusuna, akışkanlığına, yeşillik ve zenginlik kaynağına kavuşturmanın aşk işçisiydi. Bu canlılığın, zenginliğin keşfine koyulan, attığı her adımda hisseden ve hissettiren olarak zamanın ruhunu yakalayarak, “Tarih şimdidir” sırrına erendi. Bu sırrın efsununu mücadele formülüne dönüştüren, özgürlük yolunda ısrarlı yoldaşları, halkıyla paylaşan, bu yola girmesi için her kadının kulağına fısıldayandı. Yurtseverlik bilincinin derinliği tarih bilincinin canlılığından, yerel ve evrensel diyalektiğini güçlü kurmasından, tüm evreni kucaklama azmi ve ütopyasından beslenmekteydi.

Nagihan’ın ulusal kültüre ilgisi; yaşam ağacının toprağın enerjisi ve üretkenliğiyle buluşturan köküne ulaşma çabasıydı. O ağacın gövdesi ile bu kök üzerinde yükselen etik-estetik bedenleşme, forma kavuşma, gökyüzüne uzanan dalları ile evrensel insanlık değerleriyle buluşmayı getirir. Köksüzlüğün, kimliksizliğin, yurtsuzluğun devletli uygarlığın ve günümüzdeki icracılarının insanlığın, Kürt’ün ve kadının başına ördüğü en büyük bela olduğunun bilinci ile öz kültürünü korumayı devrimci yurtseverliğinin temeline oturtur. Zilan Nagihan yoldaşın katledilmeden önce tüm hazırlıklarını özenle, inançla, umutla tamamladığı ve açılış çalışmalarına giriştiği Kürt Kadınları Kütüphane Arşiv Araştırma Merkezi böyle bir duygu, düşünce ve mücadelenin ürünüydü. Bu bilincin öz emektarı kadının ürettiği her bilgi, eser ve belgenin titizlikle korunması, ulusal ve toplumsal hafızada yer edinmesi, canlı tutulması, ulusal birliğe ve demokratik ulus zenginliğine katkı sunması önem taşımaktaydı. Şehadetinin ardından 24 Haziran’da emeğine, ütopyasına ve amacına bağlılığın ürünü bir açılışla adını ve özlemini taşıyan bir forma kavuşarak tarihselleşti.

Geride bıraktığımız bir yılın, çalışmalarımızın, duygu ve düşüncemizin yönünü belirleyen Zilan yoldaşı kadın sevgisi, yoldaşlığı, üretkenliği, sezgi ve akıl gücünün birlikteliğini yakalayarak yaşama-yaşatma iddia ve ısrarımız tamdır. Akademi çalışmalarımızı, devrimciliğimizi ve kadın yoldaşlığımızı zenginleştiren, güçlendiren ve geliştiren özverisi ile bizimle olmaya devam edecek. Beynimizi ve yüreğimizi aydınlatma, varlık ve özgürlüğümüzü güvenceye alan bilgi, zihniyet ve eylemi geliştirme, kadın devriminin özsavunma bilincini, direncini derinleştirme yolunda birlikte yol alacağız.

Zilan titizliği, Nagihan duyarlılığı, Akarsel coşku ve morali

Zilan Nagihan yoldaş Jineolojî Dergisi’ne yazdığı bir yazıda ‘68’lerin büyük devrimci eylemcisi Ulrike Meinhoff’un “Hüzünlü olmaktansa öfkeli olmayı tercih ederim” sözüne yer vermiş ve bu yaklaşımın ‘68 devrimciliğinin duygu ve düşünce dünyasının özeti olduğunu belirtmiştir. Yoldaşları ve Jineolojî Akademisi bünyesinde çalışmalar yürütenler olarak hüzünlü olmak yerine öfkeyi büyütmeyi tercih ettiğimiz yıl ve yılları karşılama azmi ile her çalışmamızı Zilan titizliği, Nagihan duyarlılığı, Akarsel coşku ve morali ile gerçekleştirmeye koyulduk. Eğitimlerden kamplara, araştırma ve aydınlanma çalışmalarına, konferanslardan çalıştaylara, iletişim araçlarından kadın ve halk sohbetlerine, tartışmalarına, çözüm arayışlarına jinerjisini katan yoldaşlığını esirgemedi. Jina Emini ve Jin Jiyan Azadi devrimci öfkesi ve eylemiyle bütünleşerek kadın devrimi ruhu ve bilincini tüm dünyaya taşıyarak kadın modernitesini yaşamsallaştırma gücü kazandırdı. Devrimcilik hüzün yerine öfke biriktirme, erkek egemen zihniyet ve sistemin beyninde patlatma iradesini geliştirmektir. Acıyı güce, varoluş ve direniş kültürüne dönüştüren bir hareketin özgürlük sevdalıları olarak öfkemizi yaşam ve eylem gücüne dönüştürme uğraşındayız. Çoğalan acıları özgürleşen beyin ve yürek gücü ile karşılama yemini ve sözümüzü yineleyerek, yol almaktayız. Yaşadığımız zorlanmaları, boşlukları, yöntemsiz, örgütsüz yanlarımızı zayıflayan öfkemize, geleneksel hüzün, duygusallığımıza yorarak üzerine gitme yol ve yöntemlerini geliştirme peşindeyiz.

Son dergi yazısında “jin’in bilimi olma yolunda jin’i anlama”nın stratejik önemi üzerinde duran Zilan Nagihan yoldaşın tarihi ve günceli buluşturan kadın direniş damarına yoğunlaşma tarzı Jineolojî’nin temel perspektifi oluyor. Önder Apo’nun “Büyük patlamadan bu yana tüm evrene yayılmış gerçekliğin toplamı” olarak tanımladığı insanı bilmek ve buradan yola çıkarak, “Kendini bilmek tüm zamanı ve evreni bilmektir” tespitinin yol göstericiliğine dikkat çekerek, kadınlık-toplumsallık-insanlık-evrensellik arasındaki bağı pekiştiren bütüncül paradigmaya ulaşıyor. Demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmanın bilimi olmanın zorluğu kadar yaratıcı, yaşama anlam katma gücüne işaret ediyor. Kendini bilen insan kendini anlamlandıran insandır. Kendini anlamlandıran insan; devletli, sınıflı, iktidarlı paradigmanın yarattığı dünya ve zihniyetin sınırlarını aşan insandır. Bu sınırları aşan insanın-kadının jinerjisi tüm yaşam alanlarını aydınlatmaya, etik-estetik, ahlaki ve politik özü canlandırmaya yeter. Bu sınırları görme ve aşmanın yol ve yöntemini ören Jineolojî’nin evrensel karakteri bu kapsayıcılık ve kökten beslenmesi ile ilgilidir. Bu kök, elli yıllık özgürlük mücadelemiz, yarattığı değerler ve binlerce yılın toplumsal özgürlük değerleriyle buluşan özün kendisidir.

Arayış, kendine varış ve özgürlükte yol alış aynı coşku ve heyecanla devam ediyor

Hızlı düşünme, yaşama, ileriyi görme ve hissetme yönü güçlü ve belirgin olan Zilan Nagihan yoldaş binlerce yıllık tarihsel kinin, kadın düşmanı sistemin özel hedefi haline geleceğini biliyordu. Bazı zamanların, alanların ve yolların zorluğu hatırlatıldığında gülümseyerek, “İnanıyorum başaracağız” diyerek, zorlukları göğüslemeyi bir yaşam felsefesine dönüştürmüştü. Örgütlü, duygu ve düşünce dünyası geniş, kapsayıcı ve kucaklayıcı toplumsallık içinde varlığını ve özgürlüğünü güvenceye almanın kalıcılığına ve geçerliliğine inanmıştı. Bu zeminlerin zayıflığından yararlanan sızmaların hep bir tehlike barındırdığının farkındaydı. Sonbaharda baharı erken karşıladığını dile getiren dizeleri tekin olmayan sulara açıldığının hissiyatını anlatır gibidir. Bahara özlemini ve uzaklaşan baharların hissiyatını daha önceleri yazdığı bir şiirinde şöyle tarif ediyor;

“Kasım

Baharı müjdeleyen ilk şebnem

Erken düşmüştü tenime

Sarı yaprağın son ölümüydü belki de

Yüreğimde canlanıveren…”

Sarı yaprağın erken yaşta olduğu gibi kucaklaşmış doğmuş toprakların yeşili ve yeşerten gücüyle… Bir yanı ana yurdunu sürdüren yaprak misali özgürlüğü rüzgarıyla yol almakta… Bir yanı göçünü bir yanı köküne sevdalı isyan kızı… Kırmızıyı sevmesi de bu yüzden. .. Anasında kalıp, sınır, devlet tanımayan isyankarlığa, ana-kadın öfkesinde ısrara hayranlığı da buradan gelmeli… Arayış, kendine güven ve özgürlükte yola alış aynı coşku ve heyecanla devam ediyor…

Bunları da beğenebilirsin