Devrimci Jaedicke – Hevala Stêrk`ın Anısına
Mücadele Arkadaşları
Hevala Sterk 40 yaşında hayatını kaybettiğinde on senedir Kürt hareketi içinde yer alan aktif bir enternasyonalistti. 1,5 sene Kürdistan dağlarında kaldı, Hamburg Rojbin Kadın konseyi dış ilişkiler komisyonu üyesiydi.
Ellen Jaedicke 2 Eylülde Hamburg`da kanser hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti. Savaşçı, enternasyonalist, feminist, öncü düşünür, stratejist, iyi bir organizatör ve her şeyden önce çok iyi bir arkadaştı.
Ellen, Hamburg yakınlarında Buxtehude`de Çeçen kökenli öğretmen bir annenin kızı olarak büyümüştü. Annesi Ellen`i ve erkek kardeşini eşinden ayrıldıktan sonra yanlız büyütmüş.
Erken yaşlarda politize olan Ellen çok yönlü ilgi alanları olan, seyahat etmeyi seven bir insandı, Amerika`da, İspanya`da, Fas`da, Ekvator`da ve annesinin memleketi Çeçenistan`da bulunmuştu.1996 senesinden itibaren Berlin`de üniversite okumaya başlamış ve özellikle bir kadın yerleşim projesi´nde yer almıs, buradan da bir değişim projesiyle 2006`da İstanbul`a gelmişti.
İstanbul`da Kürt hareketiyle irtibata geçen Ellen bir süreliğine Kürdistan`a gitmeye karar verdi. Amed`de yarım sene Bağlar Kadın Kooperatifinde çalıştı. Burada farklı çalısmalarının yanı sıra İngilizce dersi verdi. Amed`de hep aradığı şeyleri, kollektif bir yaşamı ve güçlü bir kadın bağımsızlık hareketi perspektifini bulmuştu.
Dönüşünden sonra Ellen Berlin`de Kürdistan Dayanışma Komitesinin kurucularından oldu. O dönemler, 2007`de çok az sayıda Alman solcusu Kürt Bağımsızlık Hareketini destekliyordu. Ellen Berlin sol hareketi içinde tanınan ve her yerde sayılan bir kişiliğe sahipti. Bu nedenle demokratik konfederalizm, Abdullah Öcalan´ın yeni paradigması ve Kürt kadın hareketi için insanları harekete geçirmek onun için zor olmadı.
2008 de birkaç kadın arkadaşıyla birlikte Berlin`de, Amed`de kurulacak Mezopotamya Sosyal Forumu´nun hazırlıklarını yapmayı planlıyor ve orada özellikle Avrupalı ve Kürdistanlı genç insanları karşılaştırmayı hedefliyordu.
Farklı Avrupa ülkelerinden gelen 300 katılımcıyla “Amed-Kampı” tamamıyla bir başarı demekti. Çoğunluğu anti-faşist ve anti-rasist gruplardan oluşan kamp katlımcıları burada özellikle Kürt gençlik ve kadın hareketinin temsilcileriyle konuşma ve tartışma fırsatı buldular.
Kamptan sonra katılımcılar Avrupa`da aktif olmak, Almanya´nın Türk devletine silah göndermesine ve Kürdistan`daki kirli savaşa karşı bir şeyler yapmak istediler. Almanyadaki PKK yasağına karşı da savaşmak istediler. Ellen “Tatort Kürdistan” (Olay Yeri Kürdistan) kampanyasının kurucuları arasındaydı. Bu kampanya silah ihracatına, Kürdistan`ın ekolojik imhasına ve Almanya`da Kürt yoldaşların tutuklanmalarına karşı çıkan bir kampanyaydı.
Ellen Alman solunda çok aktifti, birçok tartışmaya, birçok eyleme, aksiyona büyük bir sevinç ve coşkuyla katılmış ve birçok arkadaşı katmıştır. Katıldığı toplantılarda genelde hep pozitif sonuçlar doğuran olumlu bir hava etkisini göstermiştir.
Ellen beraberinde Avrupalı bir solcu ve onun rolü üzerine derin bir özeleştiri bilinci getirmistir. Bu da herkesin hoşuna gitmemekle beraber olumlu bir özellikti.
O dönemler AWO kurumunda sosyal pedagog olarak çalışıyordu. Bir iş arkadaşı onunla ilgili şöyle diyordu: “Siyasi ideallerini günlük insan ilişkilerine de yansıtmayı bilirdi. Teorik olarak cok tabii olabilir ama cok az insanın başarabildiği bir şeydir bu kadar çok etkileyici ve hayatlara dokunabilen bir insan olmak. Kendisi bunu muhakkak böyle görmeyecektir ama benim için bu onun çok bariz ve farklı bir özelliğiydi. Aşırı derecede motive edici, dengeli ve hep yeni projeler karşısında enerjik bir insan olarak yaşadım Ellen`i. Ve bunları yaparken kendisini hep geri planda tutan, mütevazi, birleştirici, uyumlu bir yapısı vardı”.
2010 senesinde tekrar bir kadın grubuyla Kürdistan`a, Avrupa`da enternasyonal bir kadın hareketi fikrini tartışmaya gitti. Bu tartışmalar neticesinde Kürt kadın hareketinin ideolojisini ve metodlarını Alman soluna anlatan “Direnme ve Yaşanan Ütopya” kitabı oluştu. Kadınlar ve dağda bulunan gerillalarla birçok söyleşi yapmıştı.
2011`de Ellen tekrar Bakur`daydı ve “Kuzey Kürdistan`da Demokratik Özerklik” broşürü üzerine çalışmalar yapıyordu.
Ellen kendisini de geliştirmek istiyordu ve 2012`de 1,5 seneliğine Kürdistan dağlarına, kadın hareketini daha iyi tanımak için cıktı. Burada Kürtçe adı olarak Sterk`i (Yıldız) aldı. Ellen kendi çelişkilerinin üzerine düşüyor, devrimci bir kadın olmanın ne demek olduğunu gerçek anlamda anlamak ve Avrupa´da devrimci kadın hareketi için yeni yaklaşımlar bulmak istiyordu.
Geri döndüğündeyse Almanya´daki kadın hareketini güçlendirmeyi hedefliyordu. İlk olarak Düsseldorf`da Kürt kadın bürosu Ceni`de barış mücadelesine katıldı. Orada Avrupadaki ilk Jineoloji Konferansını Köln`de hazırlayanlar arasındaydı. Bir süre Bonn yakınlarındaki Utamara Kadın Eğitim merkezinde çalıştı ve kadın ve çocuklara yeni projelerin geliştirilmesinde eşlik etti.
Ellen Kürtçe ve Türkçe biliyordu. O Kürt kadın hareketindeki arkadaşlarla Alman solu arasında önemli bir bağdı, iki hareket arasında köprü kurmuştu. YXK kurucularından Hüseyin Çelebi, şöyle demişti bir keresinde: “Enternasyonalizm PKK için dışa yönelik önemli bir nefes borusudur. Ellen iki tarafta da çalışıyordu, Kürtlerle ve Almanlarla iki tarafı da zenginleştirmenin ve yakınlaştırmanın çabasını veriyordu.
Hamburg`da kadın konseyi Rojbin`in bir parçasıydı, sayısız kampanyaya ve aksiyona katılmıştı. Aralarında Zeynep Celaliyan´ın özgürlüğü ve hayatı için yapılan kampanyalar da var. 2008`de Hamburg`daki anti-rasist klima kampına Sakine Cansız´ı davet etmisti. Hep Alman solu ile Kürt hareketi arasındaki ilişkiyi güçlendirmeye çalışmıştır. Dayanışma onun için sadece destek olmak değil ortak mücadele anlamına geliyordu.
Tarzıyla, analiz edebilme yeteneğiyle etkileyici, çevresine ışık saçan bir insandı. Kürt kadın hareketi fikrinin buradaki feminist hareket ile pratik örgütlü mücadele içinde nasıl birleştirilebileceği üzerine kafa yorardı. Almanya`daki devrimci sol hareketin tekrar bir başlangıç yaptığında Kürt hareketinden öğreneceği çok şey olduguna inanırdı.
Ellen`in yapmak istediği daha çok sey vardı. Kurmak istedikleri vardı. Hastalandığı sene bile gücü yettiğince tartışmalara katılır, önerilerde bulunur, eleştirdiği konular olurdu.
Sonuna kadar kansere karşı mücadele etmiş, vazgeçmek Onun için sözkonusu bile olmamıştır. Yokluğunun yarattığı boşluk çok büyüktür Onu çok özlüyoruz.