Tişrin Barajındaki Son Gelişmelere ilişkin Basın Açıklaması
Tişrin Barajı: Bir Direniş, Barış, Özgürlük için Mücadele Sembolü
Jineoloji Akademisi, Andrea Wolf Enstitüsü
23 Ocak 2025, Kuzey ve Doğu Suriye
8 Ocak 2025 tarihinden beri, Kobanê, Tabka, Rakka, Haseke, Qamişlo, Amude, Tirbespiye, Derik ve Derazor bölgelerinden farklı kültür ve inançlardan bütün halklar, Tişrin Barajına giden barış konvoylarına katılmaktalar. Aralarında Jineolojî Akademisi, Andrea Wolf Enstitüsü üyelerinin de olduğu binlerce insan, Türk ordusu ve desteklediği Suriye Milli Ordusu çetelerinin saldırılarına karşı keskin tutumlarını göstermek üzere bu barışçıl seferberliğe katılıyor. Tişrin Barajı’ndaki bu nöbet eylemi, yaşamın, geçim kaynaklarının ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarının demokratik özerkliğinin korunması için barışçıl bir savunu. Nöbetteki halk, uluslararası kamuoyunu insan haklarının ve doğanın korunması için acilen harekete geçmeye çağırıyor.
Tişrin Barajı, kuzey Suriye’deki yüzbinlerce insanın elektrik ve su ihtiyacını karşılayan yaşamsal bir hat. Türk ordu güçleri tarafından dronlar ve savaş uçaklarıyla gerçekleştirilen hava saldırıları, bu temel hizmetlere ciddi bir zarar vermekte. Bu hizmetlerin aksamasının Halep dahil olmak üzere, bölgede yaşayan bütün insanlar üzerinde korkunç sonuçları var. UNICEF, kritik su altyapısına verilen zararın, sayısız ailenin temiz suya erişimini engellediğini, zaten riskte olan insani durumu daha da ağırlaştırdığını belirtiyor. Devam eden bombardımanlar, ciddi bir zarara yol açtığı gibi barajın yıkılma riskine dair endişeleri de artırıyor. Böylesi bir durum, katastrofik bir sel felaketine yol açmakla kalmayacak, Suriye ve Irak’taki insan yaşamı ve çevre üzerinde ciddi sonuçları olacaktır.
Baraj ve çevresine dönük devam eden bombardımanlara ragmen, kadınlar, erkekler, çocuklar, yaşlılar, gençler, yaşam nöbetini barışçıl bir şekilde sürdürüyorlar. Barajda üç-dört günlük devirler halinde, topraklarını, kaynaklarını korumaya ne kadar kararlı olduklarını gösteriyorlar. Demokrasi, ekoloji, eşitlik ve kadın özgürlüğü temelinde bir toplum oluşturma gücünü aldıkları Demokratik Özerklik sistemlerini korumadaki ısrarlarını da.
Nöbete katılanların mesajlarında şunun altı çiziliyor: “Tişrin’I savunmak Kobanê’yi savunmaktır, Kuzey ve Doğu Suriye’nin tümündeki demokratik özerkliği, aynı zamanda Suriye için demokratik ve barışçıl bir geleceği savunmak anlamına gelir!” Bu yüzden, Tişrin’i korumak için genel seferberlik ve dayanışma eylemleri, Kuzey Kürdistan/Türkiye sınırı boyunca sürdüğü gibi Avrupa’da ve dünyanın başka yerlerinde sürüyor.
Kadınlar, bu direnişte özellikle öncü bir role sahip. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar hem ataerkil hem sömürgeci baskıya karşı direnerek, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin öncephesinde yer alagelmişlerdir. Tişrin Barajı’ndaki varlıkları, kadınların insan hakları ve barış mücadelesindeki önemli rollerini gösteriyor. Kadınlar sadece evlerinin ve ailelerinin savunucusu değil, hep birlikte bölgenin siyasal toplumsal yapısını yeniden şekillendiriyorlar. Bu gösterilerdeki öncülükleri, eşbaşkanlık ve kadınların yaşamın bütün alanlarında, kurumlarda, karar mekanizmalarında eşit temsiliyeti ilkesi gibi demokratik ilkelerin korunmasındaki amansız kararlılıklarının delili.
Kadınlar, siyasette, ekonomide, adalette, özsavunmada, bilimde, kültür ve sanatta bilinçli bir şekilde yer alıp, bu alanları geliştirerek, toplulukların büyük sıkıntıları aşmasını sağlıyorlar. Birlikte durarak, adil bir geleceğin güvence altına alınmasında oynadıkları rolün gerekliliğini ve kolektif direnişin gücünü gösteriyorlar tüm dünyaya.
Tişrin Barajı, Türk dronları ve savaş uçakları tarafından tekrar tekrar hedef alınıyor. Elde edilen dron görüntüleri, baraj üzerinde toplanan sivillerin kasten hedef alındığını ispatlıyarak, uluslararası ilgi ve eylemlere duyulan ihtiyacın öneminin altını çiziyor. Dün, onbirinci kez, kitle doğrudan bombalandı. Şimdiye kadar, içinde doktorların, iki insan hakları savunucusu ve dokuz gazetecinin de olduğu120’den fazla kişi yaralandı, 20’in üzerine insan yaşamını kaybetti. Üçten fazla kez, barajda yaralanan sivilleri hastaneye taşıyan Heyva Sor (Kürt Kızılayı) ambulansları füzelerle hedef alındı. Bu yüzden, yaralı insanların çoğu alandan çıkarılamıyor ve yaralarına yenik düşme riski yaşıyor. Ayrıca dronlarla yapılan saldırıların birçoğu, çift vuruşludur. Bir ordunun, birinci vuruşun hemen ardından ikinci bir saldırı gerçekleştirerek can kurtaran ekiplerini ve sağlık personelini kasıtlı olarak hedef alması, uluslararası hukuka göre savaş suçudur.
Tüm bu örnekler, Türk hükümeti tarafından işlenen savaş suçları ve uluslararası hukuk ile insan haklarının ağır ihlalidir. Daha fazla can kaybını önünü almak için, bölgede ekolojik ve insani bir felaketin yaşanmasını önlemek için herkesin, tüm kurumların derhal harekete geçmesi gerekmektedir.
Tişrin Barajındaki barışçıl nöbete katılanların, uluslararası kamuoyuna çağrısıdır:
-
Kuzey ve Doğu Suriye’deki Türk işgalinin sonlandırılması, süren savaşı ve saldırıları durdurulması
-
Sivillerin, gazetecilerin bombalanması, sağlık personeli ve ambulansların kasıtlı hedef alınması da dahil olmak üzere, bütün savaş suçları araştırılsın.
-
Türk hükümeti, işlediği tüm uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerinden dolayı yargılansın.
-
Türk insansız hava araçları ve savaş uçakları tarafından daha fazla hava saldırısı yapılmasını önlemek, sivillerin ve bölgenin hayati altyapısının korunmasını sağlamak için Kuzey ve Doğu Suriye üzerinde bir Uçuşa Yasak Bölge oluşturulması.
Tişrin Barajı’ndaki insanların sarsılmaz kararlılığı, birliklerini, dirençlerini ve barış ve demokrasiye olan bağlılıklarını yansıtmaktadır. Onlar adalet arayışlarını sürdürürken, uluslararası toplumun onların çağrılarına kulak vermesi ve onlarla dayanışma içinde olması zorunludur. Şimdi, bu insanların barışçıl ve demokratik bir gelecek haklarını ve özlemlerini desteklemek için, en kararlı bir şekilde harekete geçme zamanıdır.
Jineoloji Akademisi Andrea Wolf Enstitüsü
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Bölgesi
23 Ocak 2025
İletişim: [email protected]